Dodurga boyu
25 Ağustos 2014 Pazartesi
TODANLI TUFAN BEY
Önsöz
Dedem Tufan Bey ve akrabalarımız
ile ilgili son sekiz yıldır araştırma yürütmekteydim. Önceleri dedemiz Tufan Bey’in
Kars, Kağızman ilçesi Todan köylerinin ağası olduğundan başka ve bu köylerin “93 Harbi sonrası tapularından” başka
elimizde bir kaynak yoktu. Babaannem Besra Hanım’ın hafızası çok kuvvetliydi
ondan Tufan Bey’in Ağrı’dan Nahcıvan’dan, Azerbaycan’dan ,Gürcistan’dan, Erzurum,
Muş, Bitlis ve Urfa’ya kadar akrabalarının gelip gittiklerini, dedemin de
onlara misafir gittiğini öğrenmiştim.
Araştırmalarımı önce “Todan” adlı yerleşimleri ve Todan boyunu araştırarak başlattım. Bir
süre sonra Todan boyunun milattan önce 2000 yıllarında Altay
dağlarından ilk göçen Türk boylarından olduğunu ve Altaylarda halen yaşayan
1200 kişi nüfusu kalmış, Teleüt boyunu oluşturan “Todoş” adlı boydan geldiğini tespit ettim.[1]
Altaylarda zamanla nüfusu
çoğaldığı için batıya göçen Todoş boyu, yerleştikleri Kafkasya ve doğu
Anadolu’da Todan(Duda>Dudan>Dodan>Dodangeh adlı yerleşimler) adıyla
yerleşimler kurmuşlar. Aynı Todan boyuna Totan(Totak>Tutak>Tutirga>Toturga) adları da verildiğini tespit
ettik. Onları takiben asırlar boyunca devam eden göçlerle Altaylardan kopup
gelen aynı boya mensup kitlelerin Selçuklu çağında gelen kafileleri ise Dodurga adıyla daha da batıya Tokat,
Bolu, Çankırı, Bursa, Denizli’ye kadar yerleşmişlerdir. Osmanlının ilk
dönemlerinde Rumeli’nin fetih edilmesi çağında ise Selanik ve Rodop dağarına
kadar Dodurga boyları yerleşmiştir.
Ben ilk olarak Altaylardan
M.Ö.2000 yıllarında göçen Todoş boyundan
ele alarak günümüze kadar sürmüş bütün Dodurga göçlerini, Dodurga
aşiretlerinin kuzeyde Kafkasya Elburuz dağlarına Karaçay Türkleri (Dudalar) adıyla yerleşmelerinden,
Çeçenistan’a Doda>Dodaylar(Dodayevler)
olarak yerleşmelerinden, Gürcistan’a Tatyan
adıyla yerleşmelerinden, Artvin, Rizey’e Tatlar>Tatoğulları olarak yerleşmelerinden, Kars ve Artvin’e Hatunoğulları (Kanturalıoğulları) namıyla yerleşmelerinden, Ağrı ve Doğubeyazıt’a
Tuturak(Tutak) namıyla
yerleşmelerinden, Muş, Bitlis, Bingöl’den Urfa’ya kadar da Dodurkan(Dodikan) aşireti olarak yerleşimlerini
kronolojiye uyarak belgeleriyle ortaya koyacağım.
Bu belgeler ışığında Kars,
Kağızman’dan Türkiye’ye yayılmış Todanlı
Tufan beyin torunları gibi diğer Dodurga oymak beylerinin torunlarının
sülalelerinin kökenlerine ulaşmalarına yardımcı olmak da tali hedefimiz olmuştur.
Kendi sülalemin kökenlerini araştırırken topladığım kaynaklar, Dodurga
Türklerinin bu güne kadar ele alınmayan boy tarihlerini aydınlatmaya yardımcı
olacağına inanıyorum.
Todan boyu ya da en son dönem
Selçuklu çağı göçleriyle son aldığı ad olarak; Dodurga boyunun tarihini
kronolojiye riayet ederek inceleyeceğiz. Yazılı tarih Sümer Türkleriyle
başladığı için Todan boyunu Sümer çağından itibaren ele aldık.
Sümer Çağında Todan Boyu
Sümer Türk Devleti’nin yıkılış
dönemi olan M.Ö.2000 yıllarında Apar (Tevrat’a göre Avram) yani Hz. İbrahim
ortaya çıkmıştır. Prof.Dr.Zekeriya Kitapçı’ya dayanarak Reiz Yılmaz;
Hz.İbrahim’in Türk kızı Kantura ile
evlendiğini iddia etmektedir.[2]
Tanrının Türkleri adlı 2003
yılında basılmış olan kitabımda, İngiliz arkeolog Sir William Wolley’ın Irak’ta
toprak altından çıkardığı Sümer çağı Hz. İbrahim heykelinin kaidesinde çivi
yazısı ile ”Apar” yazdığını ortaya
koyarak Hz. İbrahim’in Sümer Türkü olduğunu Türkiye’de ilk ortaya koyan kişi
olduğum için bu iddialar benim tespitlerimle örtüşmektedir.
Reiz Yılmaz, Tel Aviv
Üniversitesi’nden Dr. A.N. Poliak’a[3]
ve Tevrat’daki Yeşu 24. Ayetinde; Tanrının Yeşu vasıtası ile; ”İbrahimin ve Nahor’un babası Terah ve öbür atalarınız
eski çağlarda Fırat ırmağının ötesinde yaşarlardı” sözünde, Hz. İbrahim’in
babasının “Fırat’ın ötesi” yani
Fırat nehrinin doğduğu Dumlu dağı
ötesinden geldiklerini iddia etmektedir.[4]
Dr. A.N. Poliak ve R.Yılmaz’ın
iddiasına göre Todan boyunun yerleştiği
yöre anlatılmaktadır. (Tevrat, Yaratılış,
14.bölümde Hz. İbrahim’i kutsayan Şalem kralı Melkisedek ise Hz. İbrahim’i kutsayarak önünü açan kişidir.”Melkısi” ünvanın Elam(El Amur>İl-Amuroğulları)
devleti çağına kadar giden bir Melik
ünvanı olduğu ,Elam devletinin de Horasan’da o çağda hükümran olduğu
hatırlanırsa; Hz.İbrahim’in Dumlu dağları ötesinde yaşayan bir sülaleden
geldiği görüşü çok kuvvetlenmektedir.)
Dahası; Tevrat’ın Yaratılış,
25.bölümünde; Hz. İbrahim’in Kantura (Ketura)
ile evliliğinden Yokşan adlı oğlu doğduğu, Yokşan’ın oğlunun ise Dedan olduğu belirtilmektedir.
Tevrat’ın yazıldığı dönem olan M.Ö.1200 yıllarında; Todan boyunun, Truva kralı
Priam’a yardıma, Pers kralının teşviki ile gittiklerini de ileride ortaya
koyacağız. Bu durumda Tevrat kaleme alındığı dönemde, bugünkü Kars yöresinde Todan(Dedan) boyunun mevcudiyeti vardı ve Tevrat’ı yazanlar onları
kendileri gibi Hz. İbrahim soyundan göstermişlerdir.
Aslında Tevrat’ta Hz. İbrahim
(Yaratılış, 10;21) de Yafes’in ağabeyi olan Sam’ın bütün “Ever (Abar>Avar) soyunun
atası” olduğu söylenerek Sümerlilerin “Zi-su
Tura” olarak antik çağ Helen tarihçilerin “Kisis’o Tur”(Tur kişi), Kuran-ı Kerim Yasin suresinde Turce-un (Yasin suresi 83.Ayet) ve “Tur-hamun”(Yasin suresi,45.Ayet) olarak
adlandırdıkları Hz. Nuh’a, Hz. İbrahim’i bağlamaktadırlar.
Tevrat, yazıldığı çağda
Anadolu’da güçlü bir devlet olan Asurların
atalarının Kantura hatundan doğan Dedan’lılar olduğu da yine Tevrat’ın
yaradılış, 25.bölümünde yazmaktadır. İleride zulme ve gaddarlıkları ile Urartu
Türklerinin üzerine çullanan Asur devletini de Orta Asya’dan Todan’lıların
imdadına yetişen Saka Türkleri olarak bilinen Bartatuva oğlu Daduva ortadan kaldırmıştır. [1] (Urartu
medeniyetinin kurucularının da Dodurga boyna mensup olduklarına dair
Urartulardan kalma arkeolojik objeler vardır>http://turkbilimi.com/?attachment_id=16868)
Hitit Çağında Todan Boyu
Saka Türklerinin Hazar denizinin
güney kıyılarına yerleşenlerinin kurduğu, Pers devletine ait kaynaklardan M.Ö.1200
yıllarında kopan Truva savaşı esnasında Pers imparatorunun teşvikiyle bugün
Türk medeniyeti olduğu kabul edilen Truvalılara yardıma gittiklerini tespit
ettik. Persli tarihçi Magasthenes,
Pers(Part) yöneticisi Titon’un oğlu Menon komutasında 10 bin askerle ve 200
savaş arabasıyla “Kral Teuthanes” (Teuthan>Tod Han>Todan) Truva’da
Priam’a yardıma, Truva savaşına gittiklerini belirtmiştir.[5]
Bu bilgiler ışığında Todan
boyunun M.Ö.2000 yıllarından itibaren Horasan ve Doğu Anadolu’da güçlü bir Türk
beyliği olarak varlığını devam ettirdikleri anlaşılmaktadır.
Pers kaynaklarında bulduğumuz bu
bilginin ışığında Altaylardan M.Ö.2000 yıllarında gelmiş olan Todan boyu, Hz. İbrahim’in eşi Kantura Hatun’un
sülalesidir. Tevrat’ta Kantura(Ketura) hatundan doğan Dedan’lıların bir kolunun Asur
Devleti’ni kurduğu net olarak ifade edilmiştir.
Truva Savaşı olduğu çağda ise
Kağızman merkezli Todan beyliği olduğu, bu beyliğin Saka Türklerinin kurduğu
Pers devletine bağlı yaşadığı anlaşılmaktadır. Yunanlıların saldırdığı Türk
soylu, batı Anadolu Truva devletinin yardımına “Teuthanes” (Tod Han>Todan) adlı beyin gitmesi ise o çağda
Türklük bilincinin canlı olduğunu, Türk beyliklerinin bir birlerine savaşlarda
yardıma gittiklerini göstermektedir.
“Teuthanes” ismi etimolojik olarak ;“Teleut Han” kelimesinin bozulmuş şekli olarak da “Teut Han” (Tuod Han>Todan) yoluyla
günümüzdeki telaffuzuna dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu günkü “Todan” kelimesinin M.Ö.1200 yıllarında,
Truva savaşı çağında “Teuthanes”
olarak adlandırılan, boy beylerinin isminin, “Teleut Han”dan “Teut hanes>Teut han” sıfatına dönüştüğü açıktır. Altaylardan M.Ö.2000 yılında
Doğu Anadolu’ya göçen Teleutler, yaklaşık yedi asır sonra Truva savaşına
katılan hanlarının unvanı olan, “Teut
hanes” (Teleut hanes) yani “Tod Han” adıyla anılmaya
başlamışlardır.
Asur ve İskit Çağında Todan Boyu
Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu: ”Sakaların
cihangir hükümdarı Bartatuva oğlu Daduva (Asur kaynaklarındaki adı) adı Herodot’da ise; Pro-Tothuas oğlu Madyas (Prof .Dr .Tuncer Gülensoy’ûn araştırmalarına
göre geniş bir coğrafyaya yayılmış Dodurga, kimi bölgelerde “Toturka” adıda verilirdi.[6])
aynı kişi Zend Avestay’a göre
Hyaonalar>Hunlar hükümdarı Afrasiyab>Alper
Tonga adlı hükümdar M.Ö.625 yılı güz aylarında kendisine bağlı İran kralı
Keyaksar (Keyhüsrev) tarafından verilen ziyafette hile ile sarhoş edilerek
öldürüldüğünü” tespit etmiştir.[7]
Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu’na
göre Sakaların başbuğu Alper Tonga,
Asur salnamelerinde adı geçen Daduva’dır.
(Şavşat’ın Tbeti köyünde bulunmuş olan el
yazması Ortodoks kilisesi kayıtlarında; 12–13 yüz yıllarda kiliseye yardım
etmiş sülalelerin isimleri “Matiane”(Metelik>Kraliyet belgesi) adı verilen
bu belgelerde yer almaktadır. D.Bakradze adlı Gürcü bilim adamının 1878 yılında
yayımladığı bu belgelerde; ”Totosdze”(Todoşlar)
adlı sülale adı geçtiği tespit ettik.[8]
Arhavi
Ulukent köyünün Dodova(Todova)
mahallesi de Altaylarda “Todoş”
olarak adlandırılan boyun Artvin havaline gelen oymaklarının “Todoş>Totosdze” sülalesi adıyla
yerleştikleri mahalleye “Dod-ova” (Tod-ova) adı verdiklerini tespit
ettik.[9])
Bu tespit Prof. Dr. F.Kırzıoğlu’nun
Alper Tonga(Dodova) tezini doğrular mahiyettedir.
Dede Korkut Çağında Todan Boyu
1.
Dede Korkut Oğuznamesi’ndeki “Kalın Oğuz beyleri”
nedir?
Dede Korkut destanında Olaş oğlu
Kazan Han için:
“Han Uruzun ağası,
Bayındır hanın güyegüsi,
Kalın Oğuz’un devleti
Kalmış yiğit arhası”[10]
Destanda, Bamsı Beyrek’e kız istenmesi için beylerden oluşan bir meclisin
görüşü alınmaktadır. Bu ‘Kalım beg’ler’
kimlerdir? Diye araştırdık. Tarihçi Heradot, İskit beglerinin; (Baralat)Paralat adında Kolaksay İskitlerinden, bir boydan
geldiğini bildirmektedir. Yani bütün boyların başına Kolak’lardan begler yönetici olarak atanmaktadır. İskitolog, Zaur
Hasanov’da ‘Skolat’ tabirinin İskit
begleri kapsadığını ifade etmektedir. Bizim de elimize geçen etimolojik
verilerin bu görüşü ispatladığını tespit ettim. Kalım begler tabiri bizim sonradan “Ak Kalmık” kitleye mensuptur.
Destandaki “Kalım
Oğuz begleri toyum oldı. Kazan beg ordusını, oğlını, uşağını, hazinesini aldı
gerü döndi.[11]’”
ibaresi hakkında yaptığımız araştırmalar sonucunda Altay destanlarında da aynı
devlet idarecilerine rastladık. Aleksey Kalkin tarafından, Altaylar’da derlenen
on bin yıllık Madaay Kara destanında: Altaylıların müşküllerini danıştıkları,
bu bilge zatlara “Taptu kalanı”(Tapınç kurulu) adıyla kutsiyet yüklendiğini görmekteyiz.
Dede Korkut destanın birçok
yerinde Kağan’ın yanında Kurultay işlevi gören“Kalım Oğuz begleri” olarak adlandırılan, boy beylerinden oluşan bir
kurul olarak zikir edilmektedir.
Prof. Dr. F. Kırzıoğlu, bu
günkü Kağızman kentinin olduğu beldenin, 863 yılından beri “Kal. uz-van” olarak adlandırıldığını tespit etmiştir.
Prof. Dr. Kırzıoğlu,”Kaluzvan”
isminin bu kente yerleşmiş olan “Kal.
Uz”lar olarak adlandırılan Hun-Hazar
ve Kıpçak Türklerinden müteşekkil,
bir Türk boyu olduğunu ifade etmiştir.[12]
”Kal. uz” kelimesi “Kal” ve “Uz” olarak iki ayrı kök kelimeden oluşmaktadır.”Uz” kelimesi bilindiği gibi “Oğuz” demektir. ”Kal.uz” kelimesi “Kal.oğuz” anlamı taşıdığı görülmektedir.”Kal.uz” kelimesinin “Kalım Oğuz beglerinin” oluşturduğu
topluma sonradan verildiği ve bu “Kalım
Oğuz beylerinin” konağına da da “Kaluz.van”
adı verildiği anlaşılmaktadır. Todoş
boyu adıyla M.Ö.2000 yıllarında Kafkasya ve Kağızman mıntıkasına yerleşen boyun
adı, Altaylarda, Teleütler olup
diğer bir adı ise “Ak Kalmıklar”dır.[13]
Bu bilgi ışığında 17 asır evvel Kağızman’da yazılmış olan, Oğuznamede “Kalım
Oğuz beyleri” olarak adlandırılan boy beyleri “Ak Kalmıklar” olarak da bilinen Teleüt Türkleridir. Bu boy beyleri
bir birlerine de akraba olup farklı boylara yöneticilik yapmakta olan beylerdi.
Kağızman, Oğuzların bütün
boy beylerinin yerleştiği destanda “İç
Oğuz” olarak adlandırılan başkenttir. Kağızman’da 24 Oğuz boylarının
beylerinin torunları halen yaşamaktadır.
Örneğin: Altaylarda Kumova
bölgesinde yaşayan Teleüt Türklerinin bir boyu olarak halen yaşayan Todoş boyunun bir kısmı, M.Ö.7 asırda
İskit akınları ile bölgeye yerleşince bir kol Karabağ’daki Todan kasabasını, diğer kol Kağızman’daki Todan köylerini kurmuştur. Boyun diğer akıncıları ise Erzurum,
Erzincan bölgelerine yerleşerek Dodan,
Dodanlı köylerini kurmuşlardır. Todan boyu akıncıları İran’da
“Dodan-geh”(Dodan yeri)>geh) adlı beldeyi kurmuşlardır. Altaylardan yola
çıkan Todan Boyu Orta Anadolu’ya
kadar yayılırken Dodurga adını
almıştır. Osmanlı devri sonrası Rumeli’de de Dodurga köyleri kurulmuştur.
Dede Korkut Oğuznamesinin,
Kağızman’da yazıldığının birçok delillerini çeşitli vesilelerle ortaya koymuştuk,
kentin 863 yılı itibariyle “Kaluzvan”
olarak adlandırılması da başlı başına bir delildir. Çünkü, Dede Korkut
Oğuznamesinin uzmanı Prof. Dr. Kırzıoğlu, destanın M.S.4 asır öncesi ve sonrası
siyasi olaylarını anlattığını tespit etmiştir.
2)Dede Korkut Oğuznamesi’ndeki
Kanturalıoğulları kimlerdir?
Tevrat’taki bilgilerde Kantura hatunun oğullarından sayılan (Todan) Dedan’lılar daha sonraki çağlarda Araplar tarafından Kanturalıoğulları olarak zikir
edilmişlerdir. Kanturalı oğullarının Diğor’da
yaşayan ve Artvin’de yaşayan oymaklarına ise Hatunoğulları(Hatinoğulları)
adı verilmiştir.
Diğor Belediye Başkanı Muharrem Hatunoğlu ve Hatunoğulları
sülalesi Todan boyu beylerindendir.
Zekerriyya Bin Muhammed Bin
Mahmut Kazvini’nin “Asar el Bilad ve Ahbar el-Bilad” adlı eserinde; Hz.Muhammed’in;
”Kanturalıoğulları size dokunmadıkça
siz de onlara dokunmayın” diyerek İslam komutanlarını uyardığı rivayet edilmiştir.[14]
Bu uyarı askeri veya siyasi bir uyarıdan ziyade, Hz.Muhammed’in Kanturalıoğulları olarak Türklerin Hz. İbrahim’e dayanan
soylarına hürmetini göstermektedir.
Kanturalıoğulları olarak
peygamberimizin İslam komutanlarına “çatışmaktan kaçının onlar kendiliğinden
Müslüman olacaklar” dediği hadisler de rivayet edilmiştir. Zaten
peygamberimizin dediği de gerçekleşmiştir. Doğu Anadolu ve Kafkasya’da yaşayan
Oğuz beyleri aralarından Buğduz boyunun beyi “Buğduz Emen”i peygamberimize göndermiş ve Emen bey ilk sahabelerden
olup dönmüştür. İslam’ı Kağızman merkezli yaymışlardır. Hazar Türkleri ve
Bizans ordusunun Sasani devletini yendiği savaşla beraber Sasani devleti
yıkılma sürecine girmiştir. 637 yılında son darbeyi de İslam ordusu Kadisiye
savaşında Sasanilere vurmuştur.
Kuran’daki Rum Suresi ve Türkler:
Arabistan’da
küçük bir kent beyliği olan Medine’de kısmen kabul görmüş olan Müslümanların
için, en önemli tehlike Sasanilerdi. O dönemde bölgenin en büyük devleti olan
Sasani İmparatorluğu her an orduları ile Arabistan’a yürüyüp Müslümanlığı yok
edebilecek bir tehlikeydi.
Hz.
Muhammed’in “Kanturalıoğulları”
olarak adlandırdığı Türkler ile iyi ilişkiler kurulmasını isteyen hadisi ve
Dede Korkud Oğuznamesi’nde anlatılan, Oğuzların temsilcisi olarak Hz.
Muhammed’in yanına gidip ilk sahabelerden olan Buğduz Emen adlı boy beyi
sayesinde(Dede Korkutta:”Varuben peygamberin yüzini gören.Gelüben
Oğuz da sahabesi olan Buğduz Emen”[15]
olarak geçer.)
Türkler
Sasanilere olan desteklerini bir anda çekmişlerdir. Sasani hanedanı ve ordusu
Türklerden oluştuğu halde Hazar Türkleri ve Göktürkler Bizans imparatoru
Heraklius (Heraklisus’un ordu komutanlarının da Saka Türklerinden olduğunu
tespit ettik)ile ittifak kurarak 623 yılında Hüsrev Perviz’i ağır bir hezimete
uğratmışlardır. İşte Rum suresi
Sasanilerin yenileceğini müjdeleyen bir sure olarak gelmiştir.
Prof. Dr. Z.V.
Togan, Prof. Dr. İ.Kafesoğlu, Prof. Dr. A. Taşağıl gibi büyük tarihçiler bu
görüşü çeşitli vesilelerle ispatlamışlardır. Biz de bu görüşlere katılmakla
beraber, Göktürklerin akrabaları olan Anadolu Oğuzlarının Buğduz Aman adlı boy
beyinin Müslüman olduktan sonra
Sasanilerle yapılan savaşta şehit düşerek Kars, Kağızman’daki “Hacı Kağızman”
türbesine defin edildiğini tespit ettik.(Prof.Dr.F.Kırzıoğlu)
Kağızman bölgede ilk Müslüman
Türk beyliği olduğunu ve “Hacı Kağızman Türbesinde Buğdüz Emen adlı boy beyinin
de defin edildiğini” Gregoryen kaynaklardan da tespit ettik. Ermeni beyi,
1.Simpat, Diyarbakır’ın Müslüman Türk emiri ile 9.asırda savaşa girişince,
diğer bir Müslüman emir olan Afşin, Kars’a taarruz etti, Kars valisi Hasan
Kuntıni bir süre direndikten sonra kenti teslim etti.
Afşin, Sımpat’ın eşi gelini dâhil
akrabalarını rehin alarak Azerbaycan’a döndü. Sımpat bir süre sonra Kars’a
dönerek hasar tespit çalışmaları yaptı ve aynı yılın son (898-899) baharında
Müslüman Türklerin kenti olan Gazıvan(Kağızman) kalesini kuşatarak
rehineleri kurtarmak için Afşın’a haber gönderdi.[16]
Bu olaydan Kağızman’ın o dönem Müslüman
olan Türklere ait bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır.(Kağızman’ın Kümbet mahallesinde 9-10.. yüz
yıllarda yapıldığı tespit edilen Selçuklu kümbetleri halen durmaktadır.) Akrabaları
rehin alınan Sımpat, Kağızman’ı kuşatarak Afşın’ın akrabalarını muhasara ederek
rehine pazarlığına giriştiği anlaşılmaktadır.
Todanlı Tufan Bey (1874-1947)
1874 yılında Kağızman’da
Todan(köyün adı 1928 yılında Esenkır
olarak adı değiştirilmiştir) köyünde, Todan
boyu beylerinden Sırrı beyin oğlu olarak doğdu. Aynı zamanda “Sani beyler” olarak bilinen bu
sülaleden olan Tufan beyin ağabeyi Bekir bey “93 Harbi” olarak bilinen 1877 savaşından sonra Ruslara, Kars
bölgesi “savaş tazminatı” olarak bırakılınca; Erzurum, Horasan’daki Todanlı
akrabalarının yanına göçmüştür.(Bekir beyin oğulları “Karaçalı” soyadını diğer Todurga(Todanlı)
boyu mensupları gibi almıştır.(Prof.Dr.
Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı belgelerinden bu bölgede yaşayan Dodurga boyu mensubu
“Karça>Karaçalı” oymağı mensubu
aileleri tespit etmiştir. Tufan beyin oğlu Sırrı Bey, amcasının torunu rahmetli
Zeki Karaçalı ile vefatına kadar
görüşürlerdi.)
Tufan bey, Kağızman’ın soyu,
Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu’nun tespitiyle, soyları Dede Korkut
Oğuznamesi’nde Bayındır Han’a kadar dayanan, Nuh beyin kızı Münire hanımla
evlenmiştir. Bu evliliğinden Hanım, Fatma, Gülistan, Hayriye adlı çocukları
olmuştur.
Tufan bey ikinci evliliğini Avşar
Türklerinden olan (Geli Turani aşireti) Kağızman merkezdeki Karakuş köyünün
ağası Emin ağanın kızı, Besra Hanımla yapmıştır. Besra Hanım aslen Avşarların
Hınıslu oymağından olup Hınıs merkez köyünde ailesiyle birlikte yaşarken 1918
yılında köyleri Ermeni çetelerince basılmış ailesi öldürülmüştür.
Katliam sonrası köye yetişen
Kazım Karabekir Paşanın askerleri, Müslüman yetimleri akrabalarının yanlarına
yerleştirmişlerdir. Besra Hanımı da akrabaları Emin ağaya evlatlık olarak
vermişlerdir. Besra hanımdan da Sırrı ve Gülseren adlı Tufan beyin iki çocuğu
daha dünyaya gelmiştir.
Tufan bey gençliğinde çıktığı
Todan köylerinden (Büyük Todan ve Küçük Todan) ilişkisini kopartmamıştır. Köy
ve civar çayırların, “93 yılı tapuları”
kardeşi Bekir bey ve kendi üzerine olduğu halde arazileri ihtiyaç sahibi
akrabalarına paylaştırmış.
Tufan Bey, İran, Azerbaycan ve
Kafkasya’daki Todanlı
(Todurga>Duda>Doda) beyleri ile ilişkiler içinde olmuştur. 6 Nisan
1918 günü Kağızman’da kayınpederi Nuh Bey’in şehit edildiği Ermeni katliamından
kurtularak 8 Nisan 1918 günü 36.Tümene bağlı süvari alayının desteğinde
Kağızman’a giren milis kuvvetler içinde yer almıştır. Kağızman, Ermenilerden
temizlendikten sonra 36.Tümenle birlikte Kağızmanlı milisler, Kars’a yürüyerek
Kars yeniden feth edilmiştir.
Savaştan sonra; Tufan bey,
Kağızman’daki geniş arazilerinde ziraat ile uğraşıp, askeri müteahhitlik işleri
yaptı. 1947 yılında vefat etti.
Tufan bey ve sülalesini
araştırırken, Todan boyunun izlerini Azerbaycan ve İran’da sürdük. Gence
merkezde, Karabağ yolu üzerinde, Todan
köyü olduğunu tespit ettik. Karabağ’da Hocalı ilçesinin yanındaki nahiyenin
adının da Todan olduğunu tespit
ettik. Daha sonra Todan boyunun doğuya doğru Altaylara gidince kaynağı olan Kemerova bölgesinde Teleüt Türklerini
oluşturan beş boydan biri olan “Todoş
boyu” olduğunu tespit ettik. Altaylardan Sümer Türklerinin çağında yaklaşık
M.Ö.2000 yıllarında ilk göçen ve
Kars’a yerleşenlere “Todanlı” adı verildiğini, Karabağ’a
yerleşenlere “Doda>Dodan”, İran
bölgesine yerleşenlerine “Dodan”(Dodangeh),
Nahcıvan’a yerleşenlere “Duden”,
Kafkasya’nın kuzeyine Kuban nehri boylarına yerleşenlerine “Duda” veya günümüzde “Duday”(Dudayev)lar denildiğini tespit
ettik.
Todanlı
Tufan Bey’in Çocukları, Torunları, Torun Çocukları
Çocukları:
Fatma TEPE, Gülistan PARLAR,
Hayriye DİNÇ, Hanım BAŞKIRT, Sırrı GÜLALTAY, Gülseren ÖZTÜRK
Torunları:
Özer TEPE, Özat TEPE, Özkan TEPE,
Süheyla PARLAR(TEPE), Naime DİNÇ(TEPE), Özgül ERTUĞRUL(TEPE), Çiğdem TEPE
Özcan BAŞKIRT, Rüştü BAŞKIRT,
Hülya BAŞKIRT,
Tufan Ali DİNÇ, Ahmet DİNÇ,
Münire DİNÇ, Keriman DEMİRCİ (DİNÇ), Kaniye KOÇAK (DİNÇ), Güngör
(DİNÇ)BÜYÜKKAPI,
Semih Tufan GÜLALTAY, Emre
GÜLALTAY, Serap GÜLALTAY
Sevgi TURAN(Öztürk)
Torun
Çocukları:
Anatürk Bilge GÜLALTAY, Barsbey
Kutluk GÜLALTAY, Cengizhan Burak GÜLALTAY
Alpay PARLAK, Levent DİNÇ, Belkıs
DİNÇ, Sabri KOÇAK, Akın ERTUĞRU, Altay PARLAK
Sabri TEPE
Torun
Torunları:
Buse DİNÇ, Bilge DİNÇ, Merve
ERTUĞRUL, Aktan PARLAR, Aykut PARLAR
Todanlıların Akrabaları:
M.Ö.2000 yıllarında ilk gelen göç
kafilesinin Altaylardan yola çıktığında adının Todoş boyu olduğunu, bu günkü
Aras vadisine ve Kağızman’a yerleştiklerini Truva Savaşı’na katılan boy
beylerine “Teuthanes”(Tod Han)
sıfatı verilmesi hasebi ile Tod Han’ın
soyuna Todan adı verildiğini
belgelerle açıklamıştık.
Altaylarda nüfus arttıkça Todoş
boyunun mensubu diğer oymaklar da akınlara ve göç kafilelerine katılarak batıda
yurt tutmuş akrabalarına yakın yerlere asırlar boyunca yerleştiler.
Gelen boylar “Todoş” sıfatının bozulmuş
telaffuzlarıyla bugün anılmaktadırlar.
Kağızman’daki
Todan köyü haricinde Gence’nin Todan
reyonu ve Erzurum’un Narman ilçesindeki Todan köyünün adı 1928 yılında Savaşçılar olarak değiştirilmiştir.
Todoş>Todan:
Todan boyu
hakkında yaptığımız araştırmalarda bu boyun Altayların Kemerovo bölgesinde
halen çok az bir bölümün yaşamakta olduğu Teleütlerden oldukları ortaya
çıkmıştır. Türk Dil kurumunun Teleüt Türkçesi sözlüğünde Teleüt boyları
hakkında bilgi verilen bölümde, Teleütlerin bir boyunun adının “Todoş>Todos” olduğu anlaşılmıştır.
Günümüz Teleütçesin’de “Tod-oş”
adındaki “uş” eki “us” yani “uz” olarak da telaffuz edilen “Oğ-uz”(Ok-us) oluşturan “us” sıfatıdır. (10. yüzyılda bugünkü Orta Asya’daki Oş şehrine “Uş” adı verildiğini tespit ettik.[17])Bu
bilgi ışığında Altaylarda kök vatanlarında bu gün halen yaşayan Teleütlerin “Tod-oş” olarak adlandırdıkları boy
adının “Tod-uz” yani “Tod-oğuz” anlamına geldiği
anlaşılmaktadır.
Örneğin;
Altaylardan gelip Artvin’e yerleşenler Todan adıyla bilinirlerdi bu Todan
oymağı bir süre sonra Hıristiyan olup Ortodoks Kilisesi’ne kayıt olduğunda
kilise kayıtlarına “Totosdze”ler
olarak kayıt edilmiştir. Bu oymağın bir kısmı Karadeniz’e paralel dağlardan
batıya Rize’ye yerleşenler, yerleştikleri dağa Tat dağı demişler ve Tatoğulları
namı almışlardır.
Artvin’de yaşayan Todan boyu
mensuplarının bazılarının bir dönem Ortodoks kilisesine bağlı Hristiyanlar
olarak Totosdze [18]
adıyla yaşayıp sonradan Müslüman olduklarını Şavşat’ın Cevizli köyünde çıkan el
yazması belgelerden tespit ettik.
Benzer bir Örnek: Ağrı ilimizin
Tutak beldesinde yaşayan Todurgaları incelersek:
Tut>Tutel(Tutak):
Hicri 520
yılında yazılmış olan “Mücmel
el-Tevarrih” adlı coğrafya kitabında; Hz.Nuh’un oğlu Yafes oğlu Türk’ün
Endukert adlı bir dağa yerleştiğini burada Tütel,
Çiğil, Barshan ve İlak adlı oğullarının doğduğu bu oğullarda Çiğiller(Saka
Türklerinin bir boyu),Barshanlar ve İlaklar adlı Türk boylarının türeyişleri
anlatılmaktadır.[19]
İslam coğrafyacısının nakil
ettiği türeyiş hikayesi “Şecere-i
Terakkimeye” benzer şekilde Hz.Nuh’dan türeyen Tütel adlı bir boy anlatılmaktadır.Todan boyuna Gregoryen Türk
kaynaklarında “Totan”( Prof.Dr.Tuncer Gülensoy’ûn araştırmalarına
göre geniş bir coğrafyaya yayılmış Dodurga,kimi bölgelerde “Toturka” adıda verilirdi.[20]),aynı
boyun Ağrı’daki yerleşmiş koluna “Tutak”
denmesinin kaynağı da böylece anlaşılmaktadır. Todan ya da “Totan” adı, tarihin bir devrinde de “Tutel” olarak söylenmiştir. Bu yüzden
Ağrı bölgesindeki Todan boyu
mensupları “Tutel” kelimesinden
gelme “Tutak” olarak
adlandırılmışlardır. Aynı boy adı Divan-ı Lugat-ıt Türki’de ise karşımıza “Tutir”(Tutirka) olarak karşımıza çıkmaktadır.[21]
Divan-ı
Lugat-it Türkide: “Tut-irka” olarak
yazımında “Tut-uruk-a” kelimesinden
“Tut-uruk” kelimesinden bozularak
geldiği açıktır. Bu tespitler neticesinde bu boyun (Uruk) adı bazı kaynaklarda dönemine göre;“Tut”,bazılarında “Tod”,bazılarında
“Teleut”, bazılarında “Tot”, bazılarında “Dod”, bazılarında ise “Dud”
olarak adlandırılmıştır. Altaylarda Todoş adıyla yaşarken, İran ve Horasan’a
yerleşen oymak Dodan adını almış bu oymağın yaşadığı beldeye de “Dodan-geh”(Dodan yeri>gah) adı
verilmiştir
Çorum Sungurlu
içerisindeki Totan köyünün adı da
Balkaya olarak değiştirilmiştir.
Bitlis’in
Mutki ilçesinde Totan köyü ise
Gregoryen kaynaklarda Totang olarak
tespit edilmiştir. Yeni adı bilinmemektedir.
Ağrı’nın,
Tutak ilçesi de Todan boyunun yerleştiği yerlerden olup “Tuturak” adından bozularak gelmiştir. Aynı şekilde Iğdır’ın Tuzluca
ilçesinde de Tutak köy vardır.
Doğubeyazıt’da da Tutak köyü, Van’ın
Gürpınar ilçesinde de Tutak köyü
mevcuttur
Dodan>Dodangeh:
Altay
dağlarının Kemerovo bölgesinden tarihin çok eski çağlarında akınlarla batıya
gelip Horasan ve İran’a yerleşen Todoş boyu oymaklarına bu bölgede “Dodan” adı verildiği anlaşılmaktadır.
Ağrı ilinin
Merkez Cumaçayırı bucağının Altınçayır köyünün eski adı Dodo olup bu köy Dodan
aşireti ya da aynı aşiretin Urfa’daki kolunun adıyla Dodikan aşiretine aittir.
Bingöl merkeze
bağlı Dodan köyü(yeni adı Onardı)
ahalisi Zazaca konuşmaktadır. Ancak Sevan Nişanyan gibi birisinin bile Dodan
(Dodikan) aşireti köyü saydığı bir yerdir.[22]
Muş’un Varto
ilçesindeki İlbey köyünün eski adı da 1946 yılında Dodan iken değiştirimiştir. Bu köy de Dodan(Dodikan) aşiretine aittir.
19. Yüzyıl
seyyahlarından Lady Sheil’in tespitine göre İran’ın Hamse bölgesinde yaşayan
150 hane Dodurga boyu aile vardı. (Prof.
Dr .F. Sümer, buradaki Dodurga isminin orijinal metinde “Dodan-geh” olarak yazıldığını dip not olarak açıklamıştır.)
Duden:
Nahcıvan ve
Güney Kafkasya’da Todan boyuna, “Duden”
adı verilirdi. Nahcıvan’ın Duden
kasabasından Todan boyu beylerinden
Fethali Dudenginski, 1936 yılında
Harp Akademisi bitirip,”Kızıl yıldız”
madalyası almıştı. Binbaşı rütbesiyle savaştığı Baltık cephesinde esir düşünce,
Azerbaycan’ı, Rus işgalinden kurtarmak için
Alman devleti himayesinde, Azerbaycan Milli meclisini kurarak
başkanlığını yürütmüştür.[23]
Fethali
Dudenginski’nin (Fethali Dudenli)
aslen Safevi hanedanına mensup olduğu, A.B.D.’li istihbaratçı Ruzi Nezar
tarafından Enver ALTAYLI’ya söylenmiş, o da yazdığı
kitapta bu akrabalık bağını açıklamıştır.
Osmanlı
belgelerinde Dodurga boyu mensubu olarak Suruç’da ve Diyarbakır’da kayıtlı
olan(Sünni Dülkadirliler) Dulkadiroğulları(Zulkadiroğulları), Şah Tasmasp
zamanında Safevi devletinin ordu komutanları olan dükler olarak
adlandırılmışlardır.[24]
Safevi Devleti’nin savaşçı boyları arasında Altaylardan gelmiş Oryat’larında
olması dikkat çekicidir.
Doda:
Yaptığımız
araştırmalarda Kafkasya’da yaşamış ve halen ikamet eden boyların bey
sülalerinin de Todanlı boyundan oldukları ortaya çıktı. Orta Asya’dan gelen
Saka Türklerinden olan Ablanlar, 4.yüz yıla kadar bugünkü Karabağ’da (Karabağın
eski adı Albanyadır) yaşamışlar, ancak yine Orta Asya’dan gelen Türk
soydaşlarının akınları sonucu bir kısmı Karadeniz’in kuzeyini takip ederek
Balkanlara kaçmışlardır. Balkanlara göçen Abanların (Arnavutlar) yönetici
boyuna Saka-İskit Türkçesi “Mir”
kelimesinin çoğulu olarak Mirditler (Mirler>Beyler) denilmiştir. Mirditlerin
bey sülalesi de Todanlı boyundan Dodalardır.
Tarihçi Andonyan, Arnavutların
yönetici ve asil boyu olan Mirditlerin beyi Prink Paşa’nın, 1908 yılına kadar
Arnavutluk’taki Albanları ayaklandırmaması için Kastamonu, Tosya’da mecburi
ikamete tabi tutulduğunu belirtmiştir.[25]
Tam adı Piring Bib-Doda olan
Mirditlerin beyi Saka Türklerinin alt kollarından olan Albanların Bey
sülalesidirler. Zaten; “Mir”
sıfatının çoğulu olan “it” takısı
alarak “Mird-it”(Mirler) adlı boy tarih boyunca bütün
Albanların yönetici ve beylerini içinden çıkaran boy olmuştur.[26]
Mirditler de Todan (Todurga) boyu mensuplarından oluşmaktadırlar.
Duda>Dodan>Dodurga
Todoş boyu, Kafkasya’da Kuban
ve Terek nehri boylarına yerleşmiştir. Çeçen Türkleri, Karaçay Balkar Türkleri
arasında Altaylardan göçen Todoş boyunun
oymaklarının asırlarca süren söyleyiş farkları ile; “Duda” oymağı olarak yerleşimler kurdukları anlaşılmaktadır. Terek
ırmağı kıyısında 19.yüz yılda “Pro-Totzkiy”(Totuzköy) adlı bir yerleşim vardı.[27]
(Prof. Dr. Tuncer Gülensoy’ûn
araştırmalarına göre geniş bir coğrafyaya yayılmış Dodurga, kimi bölgelerde “Toturka” adıda verilirdi.[28])
Karaçay
Türkleri arasında Cedid hareketi başladığında Kazan, Urfa, İstanbul gibi Türk
merkezlerinde okuyan 19.yüz yılın ilk Karaçay aydınları arasında mühendis İslam DUDA, önde gelen bağımsızlık
mücadelesi veren kişilerdendi. [29]
Duda sülalesi Kızıl ordu süvarilerine
karşı Rus devletinin yıkılması sonrasında da bağımsızlık savaşı verdiler. 1918–1919
yılları arasında Karaçay direnişinin liderlerinden Barsbiy DUDA’da şehit
edilmiştir.[30]
Şekil 4:Altaylı Teleüt Türklerinin
"Kaz Gurt"(Uçan Kurt) ongunu
Karaçay Türkleri ile Todanlıların akrabalık
bağları 16. Yüz yıl Osmanlı tahrir belgeleriyle de sabittir. Osmanlı tahrir
defterlerinde Erzurum bölgesinde yaşayan Dodurga boyları “Karça” ve “Karçalı” adlarıyla bazılarında “Karçorlu” adıyla kayıt edilmişlerdir.
Soyadı kanunu çıktığında bu sülaleler “Karaçalı”
ya da “Karaçorlu” soyadlarını almışlardır.
Karaçay Türkleri de destanlarında; “Karça
adlı kahraman bir boy beyinden” türediklerine inanmaktadırlar. Erzurum’daki
Dodurgalar 16. yüzyılda “Zaferanlu”,
”Karçalı”(Karaçorlu), ”Göksakalu” olarak üç ana kol halinde
anılmaktaydı. Biz, Erzurum merkez ve Horasan ilçelerindeki “Karçal”
(Karaçalı>Karaçor’ların) Todanlı Tufan Bey ile akrabalık bağlarını net
olarak ortay koyduk. Tufan Bey’in ağabeyi Bekir Bey “93 Harbinde” Horasan’daki
akrabalarının yanına yerleşirken, kardeşi Sami Bey ise Tokat’taki akrabalarının
olduğu bölgeye göçmüştür.(Tokat merkez, Zile
ve Turhal ilçeleri tamamen Doduga boylarıyla meskûndur.)
Erzurum Dodurgaları
“Karçalı”(Karaçor),Zaferanlu,Gökseklü,Yahşi,Oruçlu adlı oymaklar ve bu
oymaklara bağlı sülaleler halinde yaşamışlardır.
Erzurum’da Karçalı Dodurgaları:
·
Hacı Kethüda veledi Hasan Karaçorlu cemaati 1540
tahrir defterinde 10 hane Dodurga boyu mensubu kayıtlıdır.[31]
·
Seydi veledi Osman Karaçorlu cemaati 1540 tahrir
kayıtlarına 10 hane Dodurga kayıtlıdır.[32]
·
Yusuf veledi Hasan Karaçorlu cemaati 1540 tahrir
defterlerinde 12 hane olarak, Yusuf veledi Kethüda Karaçorlu cemaati
olarak 11 hane, Yusuf veledi İbrahim
cemaati olarak da 12 hane Dodurga boyu
mensupları olarak yazılmıştır.[33]
Erzurum’da
Zaferanlu Dodurgaları:
·
Zaferanlu Hasan veledi Ahmed ve kardeşi Burhan
cemaati olarak toplam 9 hane 1540 yılı tahrir defterine Dodurga olarak
kayıtlıdır.
·
Pir Mehmet veledi Şeref Zaferanlu cemaati olarak
1540 yılı tahrir defterlerinde 7 hane Dodurga olarak yazılmıştır.[34]
Erzurum’da Gökseklü Dodurgaları;
·
Maruf veledi Ahmed Gökseklü cemaati olarak 1540
yılı tahrir defterlerinde 10 hane Dodurga boyu mensubu kayıtlıdır.[35]
·
Celal Gökseklü cemaati olarak 1540 yılı tahrir
defterlerinde 8 hane Dodurga kayıtlıdır.[36]
·
Halil Gökseklü cemaati olarak 1510 yılı tahrir
defterinde 10 hane Dodurga kayıtlıdır.[37]
·
Nasır veledi Ahmed, Gökseklü cemaati olarak 1540
yılı tahrir defterlerinde 12 hane Dodurga kayıtlıdır.[38]
·
Pir Hüseyin veledi Hızır Gökseklü cemaati olarak
1540 yılı tahrir defterinde 10 hane Dodurga yazılmıştır.[39]
·
Piri veledi Menal Gökseklü cemaati olarak 1540
yılı tahrir defterlerinde 10 hane Dodurga kayıtlıdır.[40]
·
Şahverdi Kethuda veledi İbrahim Gökseklü cemaati
olarak 1540 yılı tahrir kayıtlarında 16 hane kayıtlıdır ve onun kardeşi
Şahverdi Kethuda veledi Hasan cemaati olarak da 12 hane Dodurga kayıt
edilmiştir.[41]
Erzurum’da Oruçlu Dodurgaları:
·
Şems veledi Tolcı cemaati, Oruçlu cemaati olarak
1540 yılı tahrir defterlerine 11 hane Dodurga boyu mensupları olarak kayıt
edilmiştir.[42](Erzurum’un
Horasan ilçesinin Oruçlu köyü ahalisi olarak bu gün yaşamaktadırlar.)
Dodurga boyu
akrabalarımız daha batıya gidildiğinde; Tunceli’de “Sakamanlı” adlı Saka-İskit bey hanedanını da kapsamaktadır. Şeref
Han, Sakamanları, Kürt olarak nitelendirirken, Kürtlerin; Dede Korkut Oğuznamesi’ndeki Buğduz Emenden türediklerini
söyleyerek Türk soyuna mensup olduklarını belirtmektedir.
Tunceli de Sakamanlı (Pertek)
Dodurgaları:
Tunceli’nin Pertek
ilçesinde Sakamanlar aşireti olarak Şerefname’de “Kürt aşireti” olarak
anlatılan, oymak Osmanlı tahrir defterlerinde Dodurga boyu mensupları olarak
yazılmıştır.
·
1536 ve 1572 yıllarının tahrir defterlerinde
Tarsus’a yerleştirilmiş olan Pertek cemaatinin 26 hane halkının mensup oldukları boy Dodurga, yurtlukları
ise Pertek hisarı yani Sakaman kalesidir.[43]
·
1525 yılı tahrir kayıtlarında Eredna Bey taifesi
olarak Tarsus merkezde ikamet eden yurtlukları Pertek hisarı olan 13 hane
Dodurga mensubu yaşamaktaydı[44]
Teleüt Medeniyeti Olan:“Kantel”(Kan
eli)(Kantelis):
Mersin, Erdemli’nin güney
batısında Hüseyinler ve Batısandal köyleri arasında Kantelis harabeleri yer
almaktadır.
Strabon’un (M.Ö.63-M.S.23)
Coğrafya kitabında:
“Kyinda ve Soli’nin yukarısında dağlık ülkede, içinde Teukros oğlu
Ayas’ın kurduğu,Zeus tapınağı bulunan Olbe kenti vardır. Bu tapınağın başrahibi
Kilikya Trakheia’nın(Trakya) hükümdarı oldu.”diyerek; Kantelis beyliğini ve Kilikya’yı “Turak Türklerinin “ toprakları anlamında
“Kilikya Trakya hâkimi oldu”
sözleriyle anlatmıştır.[45]
Strabon Coğrafya kitabında Kantelis’le ilgili anlatımlarının
devamında:
“Sonra ülke sayısız Tiranlar
tarafından ele geçirildi ve korsanlar örgütlendirildi. Bunların yok
edilmesinden sonra ülkeye “Teukrosun ülkesi” adı verildi. Teukros ülkesi
ve rahiplerinin çoğuna da Teukros ve Ayas adı verildi. Fakat bu Tiranlardan
birinin kızı ABA, evlilik yoluyla bu
aileye girdi. Babası daha önce muhafız olarak ülkeyi ele geçirmişti.”Diyerek:
Tarihte Cleopatra ve Antonyusla ittifak kuran Kantelis kraliçesi Aba’yı anlatmıştır. Bu bilgiler
ışığında:
1. M.Ö.8–7
yüz yıllarda Kafkasları aşıp Anadolu’ya üçüncü kez yayılan Sakaların,”Daha>Taka>Toka” olarak adlandırılan
kolunun bölgedeki kenti kurduğu ve bu efsanevi kurucuya Stabon çağında “Teukros” denildiğini, daha sonra bu
yöre Türkmenlerine Teke Türkmeni
denildiği netleşmektedir.
2. Bu
tespitimizi doğrulayan diğer bir husus, bu bölgeye Strabon’un Kilikya Trakheia(Kilikya Trakyası) adını vermesidir. (Bilimadamlarınca,
Turakların dağlı kabile olması ve Türk
menşeli oldukları ispatlanmıştı.)
3. “Teuk”(Teke) gibi “Ayas” ismin de Türkçe olması tespitlerimizi doğrulayan diğer bir
unsurdur.
4. Strabon’un
bölgenin “Tiranlar tarafından istila edildiğine” dair anlatımları Anadolu’ya
neredeyse her yüz yılda bir Saka akınları ve Saka beylerinin muhtelif yerleri
istila etmesi ile örtüşmektedir.(Erzurum
Dodurgalarının beş asır evveline kadar Gökseklü(Gök-Sakalı) olarak adlandırıldığını Osmanlı belgelerinde görmüştük.)
Zaten buraya paralı asker(muhafız)
olarak gelmiş olan Tiran’ın kızı Aba’nın adı da Türkçedir. Kutsal bir kişilik
verilen Kraliçe Aba, Kibele yani yer
mabudu olarak betimlenmiş ve Kibelenin Eturak>ETİ>Hitit(Sitit) Türkleri dönemindeki adı olan “Ku-aba” sıfatıyla yani “Aba”
sıfatıyla anılması da tespitlerimizin “sağlaması” mahiyetindedir. Orta Anadolu
da Helen “Aba” kelimesi kutsal kadın
anlamında anne, abla için kullanılmaktadır.
5. Kantelis
kentinin ilerisinde Taşucunu geçince Taka(Teke)
Türklerinden kalma Tokmar kalesi yer
almaktadır.[46]
Kantelise yakın bir başka “Taka”(Teke) bütün bu görüşlerimiz ayrıca
desteklemektedir.
6. Prof.Dr.Semavi
EYİCE de bu kent harabelerini “Kanlıdivane”
olarak adlandırmıştır.[47]
7. Bilge
UMAR ise “Kantelis” adının “Kanlı-dev-ana” anlamına geldiğini
tespit etmiştir.
8. Kantelis’e
ait bulunmuş olan sikkelerin üzerinde “Kanatis”
yazdığı tespit edilmiştir.[48]Bu
sikkenin yazı kısmında,”Skolat” (Kolat
Türklerinin) ve genel bütün Sakaların “Üçleme”
inancını temsil eden “üç kollu”(Triskeles>Tri-Skeles) damga tespit edilmiştir ve
bu sikkenin fotoğrafları yayımlanıştır.[49]
9. Kantelis
beylerinden Ayas’ın portesi ve yazı bölümündeki yazıda “Kan-Ataların yurdu” yazıldığı tespit edilmiştir.[50]
10. Kantelis’in
güney doğusunda Kalkandos(Kalk-Andos>Kalk-kardeşler) adlı kent harabeleri
harita ve bu kentin hemen altındaki Kalenderis kenti harabeleri yörenin Saka
Türklerinin (Skolat) “Kolat>Kalat”
(Kan>Can>Canar) adları ile
yayılmış olan boyun, bu havaliye yerleştiklerini ayrıca ispatlar mahiyettedir.[51]
·
Antik mitolojide Teukros Zeus’un torunu, Telamon’un oğlu kabul edilir.(İlyada destanındaki Kantelislilerin atası
olarak adı verilen Telamon adlı
efsanevi ata,Alataylar’daki “Teleüt”
sıfatıdır.) Telemon’ın kardeşi Peleus’da, Akileus’un babasıdır.[52]İlyada
destanın da:Telamon’un diğer oğlu Oileus’un oğlu Aias(Ayaz) kırk gemi ile “Lokrislilerin” komutanı olarak
Truvalılara yardım için,savaşa katılmıştır.Homeros,İlyada destanın da;Lokris,”Skarpo”(Sakar-po) ve diğer dört kentten oluşan bir beylik olarak
anlatılmaktadır.[53]İyada’daki
anlatımlardan Kantelisin;M.Ö.1200 yıllarda yani Turuva savaşı döneminde adının
“Lokris” olduğu bu adında Skolat Türklerinin, “Lek>Lok” sıfatından kaynaklandığı aydınlanmıştır.(Ruslar,Teleütlere “Ak Kalmuk” adı
verirlerdi.Skolat tabiride Saka Türk topluluğu içindeki “Kolat” veya “Kalmuk
Türkleri” için kullanılırdı[54])
Teleütlere aynı zamanda Altaylarda halen “Ak
Kalmuklar” adı da verilmektedir.
11. Kantelis,
kenti,Hitit Türkleri çağına kadar geri gitmektedir.Hitit çağında bölgeye Kanatula adı verildiği ve kenti ruhani
kral,Tarkhundaraba’nın (Tarkun-Aba) (M.Ö.1400-1370) kurduğu tespit
edilmiştir.Kent’in ilk kurucusu Tarkhundaraba
daha sonra Roma çağında Tanrılaştırlarak(Aziz,Evliya haline getirilerek)
Tarkuyaris veya Tarku olarak anılmıştır.[55]
12. M.Ö.
57–36 yılları arasında Kantelis kenti “Kan>Can>Canar”lar
soyundan olan ve orta Asya’da Kuman
diye adlandırılan boydaşlarının kurduğu Komenaga
kırallığına bağlanmışlardır.[56]Bu
tespit, Kantelis üzerine tespitlerimizi tamamen doğrulayan diğer bir olgudur.
13. Kantelis’te
bulunmuş olan kitabenin üzerinde ve Kantelis sikkelerinde bulunmuş olan “Triskeles”(Üç kollu çarkıfelek) ilk olarak Orta Asya’daki Keltamir medeniyetinde M.Ö.3500 yıllarında tespit edilmiştir. Altay
Türklerinin “Üç Sümer” dağını kutsal
kabul etmesinden doğan “üçleme”
inancının devamıdır.”Üçleme”
konusunu “Tanrının Türkleri” adlı
2003 yılında basılan kitabımızın 2.cildinde ve 3.ciltlerinde belgeleriyle geniş
bir şekilde anlatmıştık.
14. “Triskeles” Orta Asyadan dünyaya yayılan
“Saka>Skolat>Kolat>Kılat>Kalmık>Kelat>Kelt
Türklerinin” damgası olarak Fransa’da,Kalya(Galya),İngiltere ve İrlanda da Kelt medeniyetine ait birçok obje ve
arkeolojik alan da bulunmuştur.
15. Kumanlar(Lazlar)
ile ilgili kitabımızda teferruatlı olarak işlediğimiz Likya sikkelerinin
üzerinde de “Triskeles” damgaları
Prof.Dr. Serra Durugöl tarafından tespit edilmiştir.[57]
Bu tespitler de M.Ö.4500’de Türkmenistan’ın Aşkabat bölgesinden Mezopotamya’ya
gelen ve Sümer devletini kuran daha sonra Anadolu’ya yayılan “Skolat>Kolat Türklerinin”, Antik
Yunan medeniyeti diye yutturulmaya çalışılan batı Anadolu beyliklerini
kurduklarını ispatlar mahiyettedir.
16. Kantelis’teki
ve Likya’daki kaya mezarları Mesaget Türk medeniyeti olan Amasya’daki kaya
mezarları ile bire bir aynıdır.[58]Bu
benzerlik bu tespitlerden sonra tesadüf kabul edilebilir mi?
17. Kantelis
kraliçesi Aba’ya ait yazıtın üstünde “Ay ve yıldız” tasvirinin kazılı olması
tesadüf olarak nasıl açıklanabilir?[59]Neden
bu olgular bu güne kadar değerlendirilmemiştir? Neden Saka (Dodurga>Kanar>Canar) medeniyeti
yok sayılarak bu medeniyetler Yunan kültürüne aitmiş gibi gösterildi?
18. Otuz
yıl önce Grek harfleri ile yazılmış Kantelis kitabelerini okuyan Rum
vatandaşımız Taki Aleksi; kitabeyi şöyle okumuştur:”Kan ileon, Sebaste vezanesine 10.000 asırlar da geçse
kimse bozamaz. Aryus’un mezarına yalnız “Ava”(Aba)
girecek.”
Kitabeyi Aleksi,”Kani İleon”(Kan-i İli) olarak okumuş ve kraliçe “Aba” adınıda “Ava”
olarak Türkçedeki “B” ,”V” ses değişim kaidesine göre
okumuştur. Altay destanı Maday Kara’da, Altay dağlarının İlahesi,”Aba-kay” olarak adlandırılmaktadır.
Rus Aleksey Kalkin’e göre en
az on bin yıllık destan olan Maday Kara’daki İlahe adı “Aba”,Eti(Hitit) Türklerinin Tanrıçası “Kub-aba” ya sonrada “Kibele”ye
dönüşmüştür. Aynı ilaheye Kantelisliler de “Aba” adını verdikleri anlaşılmaktadır.
“Bajınan (Zirvesinden)
Altay ezi bu abakay tüşpey (Atlayın
sahibesi aşağı)
Kayıttı” (İndi) [60]
Kantelis
Dodurgaları(Telemen Dodurgaları):
Kantelis medeniyeti olarak
bilinen “Kanar>Canar”(Telemon>Teleüt) medeniyetini kuran insanlar,
Osmanlı çağında tahrir defterlerine Dodurga boyu mensupları olarak kayıt edilmiştir.1519,1523,1524 yılı
Osmanlı tahrir defterlerine göre Eşekküyeni mezrası,Bernik mezrası, Horata
mezrası,Pertek mezrası ve Tarsus merkezde toplam 29 hane Eredna bey taifesi
cemaati Dodurga boyu mensupları
yaşamaktaydı.[61]
DODURGA:
- Osmanlı belgelerinde 2.Selim devrinde; Adana’da Dodurga boyundan “Beş Aşık ve Davut cemaatlerinin” yerleşik hayata geçmeleri karşılığında vergiden muaf tutuldukları anlaşılmaktadır.[62]
- Çankırı(Çerkeş-Dodurga köyü)
- Çankırı (Orta-Dodurga Köyü)
- Çorum’un Dodurga ilçesinin “Alpagut” beldesi vardır.
- Prof. Dr. Faruk Sümer, Dulkadirli oğuş’unun Çukurova bölgesindeki boyları içinde Dodurgaların Kars-ı Maraş(Osmaniye-Kadirli) bölgesinde Kavurga(Dodurga) adıyla ve yine Kozan’da Kavurgalı adıyla Dodurga boyuna mensup oymakları tespit etmiştir.[63]
- Birecik’in
Suruç nahiyesinde Dodurga boyuna
mensup Dulkadirli Oymağı’ndan
Akraba-i Şevkat beg cemaatinden 30 aile kayıtlıdır.[64]
- Diyarbakır’da
Dodurga boyuna mensup Dulkadirli Türkmenlerinden ‘Döngeli cemaatinden’ 84 aile
yaşadığını tespit etmekteyiz.[65]Aynı tespiti Prof. Dr.
Halaçoğlun’dan on yıl evvel Prof. Dr. Sümer de yapmıştır.[66]
- 2.Beyazıt
devrinde Ulu Yörükler arasında Dodurgalar yedi kola ayrılmıştı. Turhal Türkleri denilen Dodurga
teşekkülü birçok kışlağa sahipti. Tarsus civarındaki Esenli köyü Dodurga
beyi Esen beyin orda’sının bulunduğu yerdir. Esenlü Dodurgaları, Bozca Dodurga ve Ertene bey Dodurga’sı
olarak iki ayrı oymak oluşturmuştur.1519 yılı Çukurova Osmanlı belgelerine
göre Dodurgalar 34 obaya
ayrılmıştır. Yöredeki Uzamış ve Kuzu adlı köylerin de bu obalardan iki
tanesine ait olduğu anlaşılmıştır.[67](Uzamış adlı Dodurga
köyünün adı Dede Korkut Oğuznamesindeki “Ters Uzamış” adlı Oğuz beyinden gelme ihtimali çok yüksektir.)
- Prof.
Dr. Faruk Sümer, Sivas Zara’da Dodurga köyü tespit etmiştir. Amasya’nın
Sarıkırşun köyünde Dodurga boyuna mensuptur.[68]
- Göklen Türkmenleri olarak Horasandan Anadolu’ya ve Diyarbakır’a göçenlerin içinde altı kolun, iki oymağının Dodurga adını taşıdığını Prof.Dr.Sümer tespit etmiştir.[69](Diyarbakır’ın en büyük aşireti Ensarioğulları, Göklen Türkmenleridir.)
- Prof. Dr.Tuncer Gülensoy, Bursa Karacabey ilçesinin, Beylik adlı köyünün de Dodurga boyuna mensup olduğunu tespit etmiştir.[70]Yine Prof. Dr. Gülensoy tarafından Karacabey’in Akhisar köyünün de Dodurgalardan oluştuğu tespit edilmiştir.[71]
- Osmanlı devrinde; Ankara Kemah, Bolu kentlerinin birer tane Dodurga nahiyeleri vardır. Bolunun eski adı Viranşehir olan beldesinde dört adet Dodurga köyü, Bolu’nun Ulus beldesinde bir adet Dodurga köyü, Çorum Osmancık ilçesinde Dodurga köyü, Hüdavendiğar (Balıkesir) Kepsut’ta, Karahisar(Afyon),Sandıklı’da, Kastamonu, Boyovası beldesinde, Kastamonu Taşköprü ilçesinde, Sinop’ta Dodurga köyleri olduğu tespit edilmiştir.[72]
- Denizli Acıpayam ilçesinin Dodurga beldesi Türkiye’de nüfusuna göre en çok şehit vermiş yöre olarak bilinmektedir.
Neden Teleüt?
Altay dağlarına Nuh
Tufan’ı sonrası sığınmış olan Türkler zamanla nüfuslarının artması ile yaylalar
yetmeyince ovalara inmek ve nehir kenarlarına obalarını kurmak zorunda
kalmışlardır. İşte bu ovaya inen ve nehir kenarlarında yaşayan boylara “Tele”(Nehir, ırmak anlamına gelir>”Talay” ise deniz demektir) adı
verilmiştir.
”Tele-üt” kelimesi ise “Tele”
kelimesine “üt” çoğul eki eklenerek
“Teleler” anlamına gelmektedir.
Eftalit Hunları
olarak adlandırılan Türk topluluğuda,
nehir kenarlarını mesken tutan boylardandı. İslam coğrafyacısı Makdisi’nin
“Ahsen el-tekasim fi marifet el-akalim” adlı kitabında; Horasan’ın “Hat-tal” kısmı denildikten sonra,
parantez içinde;”Maveraün-nehir”
olarak adlandırılmıştır. Aynı kitabın bir sonrasındaki sayfasında Makdisi;”Hay-tal” mıntıkası derken, parantez
içinde “Hef-tal” (Ef-tal)olarak Eftalitlerin yerleşim
yeri olduğunu ifade etmiştir.[73](“Eftalit” ismi “Eftal” kelimesinin sonuna eklenen “it” çoğul ekiyle “Eftaller”
anlamına gelmektedir.)Todoş boyu da
Altaylardan batıya doğru 4000 yıl önce başladıkları göçlerinde hep nehir
kenarlarını mesken tutmuşlardır. Anadolu ve güney Kafkasya’da Aras nehri, Kuzey
Kafkasya’da Kuban nehri ve Fırat nehri boylarında Todan>Dodan ve Dodurga adlarıyla yerleştiklerini tespit ettik.
Yeşil ırmak, Seyhan, Sakarya nehri boylarına kadar daha da batı bölgelere daha
geç çağlarda Selçuklular devrinde yerleşenler kendilerine Dodurga adı
vermişlerdir.
Konumuz olan “Todan” boyu meselesine geri dönersek;
tarihte tespit ettiğimiz ilk göç M.Ö.1200 yıllarındaki Truva savaşı döneminde
olmuştur. Persli tarihçi Magasthenes, Pers(Part) yöneticisi(beyi) Titon’un oğlu
Menon komutasında 10 bin askerle ve 200 savaş arabasıyla “Kral Teuthanes”(Teuthan>Tod
Han>Todan) Turuva’da Priam’a yardıma, Truva savaşında yardıma
gittiklerini belirtmiştir.[74]
Part Türklerinden
3.Daryus ile savaş yapan Mesadon(Makedon)
Türklerinin kralı Sakander(İskender)
İran’ı feth ettiğinde ise bu bölgenin yönetimini Ptolemy(Tolem>Telem>Teleüt) hanedanından Ptolemy Eurgetes(Ergut>Erkut) adlı boy beyine
vermişti.[75]
Şavşat’ın Tbeti
köyünde bulunmuş olan el yazması Ortodoks kilisesi kayıtlarında;12–13 yüz
yıllarda kiliseye yardım etmiş sülalelerin isimleri
“Matiane”(Metelik>Kraliyet belgesi) adı verilen bu belgelerde yer
almaktadır. D.Bakradze adlı Gürcü bilim adamının 1878 yılında yayımladığı bu
belgelerde;”Totosdze”(Todoşlar) adlı
sülale adı geçtiği tespit ettik.[76]
Arhavi Ulukent köyünün Dodova(Todova)
mahallesi de Altaylarda “Todoş”
olarak adlandırılan boyun Artvin havaline gelen oymaklarının “Todoş>Totosdze” sülalesi adıyla
yerleştikleri mahalleye “Dod-ova” (Tod-ova) adı verdiklerini tespit ettik.[77]
“Totosdze”(Todoşlar) adlı
oymaktan diğer bir kolun Rize’ye yerleşerek “Totoğulları”(Tatoğulları)
sülalesini oluşturdukları, Rizeli dostlarımızdan derlediğimiz yörenin
yaşlılarının anlatımları ile ortaya çıkmıştır.
M.S.2.Yüz yılda,
Dakyan(Takyan) ve Teuton
(Totan>Todan>Todurga>Dodurga) boylarının birleşiminden oluşan Markomanlar(Bar-Koman), bugünkü Almanya
topraklarına hüküm ediyorlardı.[78](
Prof.Dr.Tuncer Gülensoy’ûn
araştırmalarına göre geniş bir coğrafyaya yayılmış Dodurga,kimi bölgelerde “Toturka” adıda verilirdi.[79])
Trever’in araştırmalarına göre
Markomanlarında Güktürkler gibi “Kurt
başlı” sancakları vardı. Markoman kelimesi Saka Türkçesinde “B” ve “M” ses değişimi gereği aynı zamanda Barkoman anlamına gelir.
Markomanları oluşturan “Dakyan” adlı boyun Hazar ötesi Saka boylarından olan “Taka”(Daha>Daka)lardan oldukları
anlaşılmaktadır. Tötön şövalyelerinin
atası olan “Teutonlar” ise
Altayların, Kemerova bölgesinde yaşayan Teleüt Türklerini oluşturan beş boydan
birisi “Todoş” boyunun, çok eski
çağlarda Truva savaşı öncesinde Azerbaycan ve Kars civarına oradan da Artvin,
Rize bölgelerine yerleştiklerini tespit ettik. Azerbaycan, Gence ve Kars,
Kağızman’da “Todan” adlı yerleşim
yerleri, Altaylarda “Todoş” adıyla
adlandırılan boyun batıya göçtüklerinde “Todan”
adı almış oymaklarıdır.”Todan”ların
bir kısmının sonradan “Koman”(Kuman)
boyları ile Karadeniz’in kuzeyinden bu günkü Almanya arazisine akın ettikleri
anlaşılmaktadır. M.S. 2. asıra kadar “Todan”
olarak adlandırılan boyun,Altaylardan gelen yeni göç kafileleri ile “Dodan” ve
12. yüz yıl sonrasında da “Todurga veya
Dodurga” olarak Anadolu’ya yayıldıklarını tespit ettik.
Göktürk devleti
döneminde Göktürk devletini oluşturan “Tölös
boyları” aynı zamanda “Teleüt”
demektir. Çin kaynaklarına göre Tölös boyları o dönemde, Moğolistan’ın
doğusundaki Kerülen nehrinden, Hazar denizine kadar olan sahaya yayılmışlardı.[80]
Şekil 5; geçen yüzyıl başında
Altaylardaki Teleütler
(Urartu lavhasındaki Dodurga boyu
damgaları)[81]
http://turkbilimi.com/?attachment_id=16868
BASINDA BİR DODURGA HABERİ:
Dodurga’nın onur abidesi Gülden AYDIN 26 Mayıs 2014
PKK’nın 24 Mayıs 1993’te 33 askerimizi şehit ettiği Bingöl
katliamının 21’inci yıldönümü. Şehit aileleri ve sağ kurtulan Mehmetçikler, bu
kez Denizli Acıpayam’a bağlı Dodurga’daydı. Denizli, Bingöl katliamında en çok şehit
ve gazisi olan ilimiz. 7 şehitten Dodurgalı Şeref Tay’ın mezarının yanına,
ailesi ve Bingöl gazileri, “33 Şehit Asker Anıtı” yaptı. 25 Mayıs’taki açılışa,
Denizli Milletvekili ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile AK Parti Denizli
milletvekilleri katıldı.
DODURGA, Çanakkale’de 47 şehit vermişti. Bingöl
katliamında da 7. Şeref Tay da 24
Mayıs 1993’te Bingöl’de PKK’nın yolunu kestiği iki otobüs dolusu 54 askerden
biriydi. Şemdin Sakık’ın açtığı otobüsün kapısından indirilip götürüldüğü dağ
başında 32 arkadaşıyla birlikte PKK tarafından kurşuna dizilmişti. Babası, acısına
dayanamadı, ertesi yıl öldü. Annesi Hatice ile ikiz oğulları Turan ve Mehmet
Tay, Şeref’in matemi ve anısıyla yaşıyorlar. PKK katliamında şehit düşen Denizlili
Mehmetçik ve gaziler için anıt yapmaya karar verdiler. Denizlili gaziler, bir
mermer türü olan Denizli’ye özgü travertenden “33 Şehit Asker Anıtı” yaptılar. Duvarını örüp mermerini döşediler,
plaketleri çaktılar, çiçek düzenlemesini yaptılar. Anıtın sağında ve solunda
yer alan sekizer basamakta şehitlerin adları, orta kısımda da gazilerin adları
yazılı. Anıtın giriş kısmındaki kitabede de Şeref’in kardeşi Turan Tay’ın yazdığı
“Biz 33 Arkadaştık” şiiri yer alıyor.
BAKAN ZEYBEKCİ AÇTI
Şeref Tay’ın ailesi ve Denizlili Bingöl gazileri,
Türkiye’nin dört yanındaki şehit aileleri ve gazilerle bağlantı kurdular, 24
Mayıs’ta hepsi Denizli’ye geldi. 25 Mayıs’ta da anıtın açılış törenine katıldılar.
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, şehit ve gazi ailelerini iki
günlük ziyaretlerindeki geceleme ve yemek ihtiyaçlarını üstlendi, tarihi ve
turistik gezi programı yaptı. Ak Parti de şehitlik açılışına Denizli
milletvekilleri ve bakan düzeyinde ilgi gösterdi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci
ve milletvekilleri Mehmet Yüksel, Bilal Uçar, Nurcan Dalbudak, şehit ailelerine
plaket verdi. Şehitler için mevlüt okunduktan sonra mezarlıktaki anıtın açılış
kurdelesini Bakan Zeybekci kesti.
GAZİ SAYILMAYAN GAZİLER
Bingöl katliamından 21 asker sağ kurtuldu. Ankara GATA’nın Harp Psikiyatrisi Bölümü’nden alınan kurul raporuna
göre 8’i gazi sayıldı, 13’üne “Gazi değilsin” dendi. Gazi sayılmayan Mehmetçiklerden Erkan Omay (41), “Gazilik beratı
verilen İbrahim Atik, Osman Partal, Erdem Doğan, Mustafa Özçelik, Bünyamin Atlı
ile aynı olayı, aynı travmayı birlikte yaşadık. Ama GATA’ya gittiğimizde
kimimize ‘Sen etkilenmemişsin, o etkilenmiş’ dediler. Psikolojik test bile
yapmadılar. İki üç cümle konuşturup ‘Gidebilirsin’ dediler. Katliamdan sağ
kurtulduktan sonra çürük raporu almak yerine gönüllü askere gittim. Elim ekmek
tutuyor. Bana gazilik onuru yeter” diyor. Hataylı Mehmet Kebapçıoğlu da gazilik
beratı alamayan Bingöl gazilerinden. “Bizi öldürecekler, kelimeyi şahadet
getirelim” dediği arkadaşı. Yoksul, işsiz. Geçen yıl evi yandı. Ancak iki yıl
önce gittiği GATA’da “Olaydan etkilenmemişsin” dediler.
[1] AKALIN Ş.-TURGUNBAYEV C,-Teleüt Ağzı
Sözlüğü,Türk Dil Kurumu Yay.-Ank-2000,Say:130
[2] YILMAZ R.-Türk İslam Davası-Cinius
Yay.-2.Baskı-İst,2012,Say:44
[3] YILMAZ R.-Türk İslam Davası-Cinius
Yay.-2.Baskı-İst,2012,Say:41
[4] YILMAZ R.-Türk İslam Davası-Cinius
Yay.-2.Baskı-İst,2012,Say:325
[5] Persli Don Juan-Avesta yay.-İst,2012,Say:72
[6] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadolu’ya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:60
[7] F.KIRZIOĞLU,Atatürk Üniversitesinin
Kuruluşunun 20.yıl Armağanı,Ermeniler Hakkında Makalesi,Ank,1978,Say:45-67
[8] ARTVİNLİ Taner-Artvin Yer Adları Sözlüğü-Çiviyazısı
Yay.İst,2013,Say:308
[9] ARTVİNLİ Taner-Artvin Yer Adları Sözlüğü-Çiviyazısı
Yay.İst,2013,Say:109
[10] Dede Korkut Oguznameleri-Yapı ve Kredi
Yay.-İst-2001-Say:50
[11] Dede Korkut Oguznameleri-Yapı ve Kredi
Yay.-İst-2001-Say:66
[12] KIRZIOĞLU. F-Kars Maddesi, İslam
Ansiklopedisi-C:6-MEB-İst–1993
[13] AKALIN Ş.-TURGUNBAYEV C,-Teleüt Ağzı
Sözlüğü,Türk Dil Kurumu Yay.-Ank-2000,Say:6
[14] ŞEŞEN R.-İslam Coğrafyacılarına Göre
Türkler ve Türk Ülkeleri-T.T.K. Yay.Ank-2001-Say:148
[15] Dede Korkut Oguznameleri-Yapı ve Kredi Yay.-İst-2001-Say:65
[16]
HAKAN E.-Kars Tarihi-Kocaeli-Derince Serhat
İlleri Deneği Yay.,2012,Say:77
[17] ŞEŞEN R.-İslam Coğrafyacılarına Göre
Türkler ve Türk Ülkeleri-T.T.K. Yay.Ank-2001-Say:97
[18] ARTVİNLİ Taner-Artvin Yer Adları Sözlüğü-Çiviyazısı
Yay.İst,2013,Say:308
[19] ŞEŞEN R.-İslam Coğrafyacılarına Göre
Türkler ve Türk Ülkeleri-T.T.K. Yay.Ank-2001-Say:31
[20] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:60
[21] ŞEŞEN R.-İslam Coğrafyacılarına Göre
Türkler ve Türk Ülkeleri-T.T.K. Yay.Ank-2001-Say:25
[22] NİŞANYAN S.-www.nisanyanmap.com.tr
[23]ALTAYLI Enver-Ruzi Nazar-Doğan
yay.İst,2013,Say:147,148,149
[24] Persli Don Juan-Avesta yay.-İst,2012,Say:58
[25] ANDONYAN
Aram-Balkan Harbi Tarihi-Sander yay.-İst,1975,Say:182
[26] ANDONYAN Aram-Balkan Harbi Tarihi-Sander
yay.-İst,1975,Say:183
[27] TOLSTOY-Kazaklar-Bordo,Siyah
yay.-İst,2010,Say:45
[28] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:60
[29] BİCE H.-Kafkasyadan Anadoluya
Göçler-Türkiye Dinayet Vak.Yay.,Ank,1991,Say:84
[30] BİCE H.-Kafkasyadan Anadoluya
Göçler-Türkiye Dinayet Vak.Yay.,Ank,1991,Say:87
[31]
Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da
aşiretler oymaklar cemaatler-Say:958
[32]
Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da
aşiretler oymaklar cemaatler-Say:2028
[33]
Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da
aşiretler oymaklar cemaatler-Say:2440
[34]
Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da
aşiretler oymaklar cemaatler-Say:1885
[35]
Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da
aşiretler oymaklar cemaatler-Say:1605
[36] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:1610
[37] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:1610
[38] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:1762
[39] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar cemaatler-Say:1885
[40] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:1887
[41] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:2093
[42] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:2112
[43] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:1881
[44] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:949
[45] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:25
[46] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:16
[47] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:30
[48] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:30
[49] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:31
[50] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:32
[51] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:34
[52] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:36,37
[53] İlyada-Arkadaş Yay.-Ank,2010,Say:40
[54] AKALIN Ş.-TURGUNBAYEV C,-Teleüt Ağzı
Sözlüğü,Türk Dil Kurumu Yay.-Ank-2000,Say:6
[55] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:40,41
[56] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:52
[57] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:58
[58] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:75
[59] VURAL S.-Kantelis-Mersin Valiliği
Yay.-Mersin-2011,Say:105,106
[60]Maaday Kara
destanı-Yapı Kredi Yay-Say:80
[61] Y.HALAÇOĞLU.-Anadolu’da aşiretler oymaklar
cemaatler-Say:948
[62] ERÖZ.M-Yörükler-Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfı Yay.İst-1991-Say:250
[63] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:195
[66] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası
Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:196
[67] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası
Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:268
[68] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası
Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:268
[69] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası
Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:269
[70] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:89
[71] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:92
[72] SÜMER F.-Oğuzlar-Türk Dünyası
Araş.Vak.Yay.-İst,1999,5.Baskı,Say:433
[73] ŞEŞEN R.-İslam Coğrafyacılarına Göre
Türkler ve Türk Ülkeleri-T.T.K. Yay.Ank-2001-Say:251,252
[74] Persli Don Juan-Avesta yay.-İst,2012,Say:72
[75] Persli Don Juan-Avesta yay.-İst,2012,Say:77
[76] ARTVİNLİ Taner-Artvin Yer Adları Sözlüğü-Çiviyazısı
Yay.İst,2013,Say:308
[77] ARTVİNLİ Taner-Artvin Yer Adları Sözlüğü-Çiviyazısı
Yay.İst,2013,Say:109
[78] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:34
[79] GÜLENSOY T.-Orhun’dan Anadoluya Türk
Damgaları-Türk Dünyası Araştırmaları Yay.-İst,1989,Say:60
[80] TAŞAĞIL A.-Kök Türkler-Türk Tarih Kurumu
Yay.-Ank,2012,Say:17
[81] http://turkbilimi.com/?attachment_id=16868
Etiketler:
dodan,
dodengeh,
dodurga boyu,
duda,
dudan,
hz. osman,
kağızman,
kars,
oğuzlar,
semih tufan gülaltay,
sümerli türkler,
todan,
todanlı tufan bey,
türk tarihi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)